Thursday, March 01, 2007

Neler yapiyoruz bugunlerde?

Defne gibi kucuk bir bebeginiz olunca disarida gecirilen vakit de kisitli oluyor. Yine de tahminimden daha iyi gecirebiliyoruz bu gunleri.
Onumuzdeki gunler/aylar ne getirir , patron pardon Defne bize izin verir mi bilemiyorum ama o dogdugundan beri daha cok film izlemeye basladik. Son gunlerde Ingmar Bergman'in filmlerini seyrediyoruz. "Scenes from a marriage" ile "Autumn Sonata"yi izledik, yine Woody Allen'in Ingmar Bergman'dan etkilenerek cektigi "Interiors"u izledik. Bir de gecenlerde Independent gazetesi haftasonunda 2 adet Eric Rohmer filmi vererek bizi sevindirdi. ("Le rayon vert" ve "Le beau marriage") Hepsi de, insan iliskileri ya da kadin-erkek iliskileri uzerine cok guzel fimler.

Evde gecirilen zamanin bir kismi da okumakla geciyor. Yine, dusundugumun tersine bebekle beraber insanin okumaya ayirabilecegi zaman da artiyormus. Vaktimin buyuk bir kismi bebegi emzirmekle gectigi icin okudugum kitabin kucuk ebatlarda ve hafif olmasi, gazetenin ise bulvar gazetesi formatinda olmasi cok onemli! Aksi takdirde sayfalari cevirmek, kitapla beraber bebegi tutmaya calismak epey zor oluyor.

Gazete demisken, haftasonlari Guardian gazetesi bir "Family" eki yayinliyor. Sadece cocuklarla ilgili degil bu ek, yine iliskiler ve genel olarak hayatla ilgili. Bu hafta sonu yayinlanan bir yaziyi cok begendim. London Review of Books'ta calisirken isinden ayrilip kizlarina bakmaya karar veren bir annenin yazisi. Okumak isterseniz soyle buyrun. http://www.guardian.co.uk/family/story/0,,2019975,00.html

3 comments:

Anonymous said...

Isilcigim, aman dikkat Bergman filmlerine ;) hava da suslu puslu filansa insanin icini kiymaktan baska bir ise yarayamayabilirler. ;( Bir aralar takmistim, Persona ile baslayarak neredeyse her filmini seyretmistim. Simdi, hic dusunemiyorum bile nedense.

Defnecikle guzel gunler!

Oya Kayacan said...

Işıl'cığım, bak kafamı kaşıyamamaktan Defne'yi kaçırmışım. Bibik'le birlikte büyüyecekler değil mi? Çok da minno şeker, ben onu ısırırım hemen., Sorma bir küçük çocuk koklamak duygusu var ki bu arada içimde, yollarda saldırır oldum elalemim bebeklerine. Gülerek büyüsün, analı babalı, sevgi dolu olsun.

Sling'e kanguru deniyor, yakışıyor da...

Fethiye'nin yanına uçuyorum zıııp diye, vallahi yürek ister Bergman'lara dolanmak için. Allah sabır versin.

MS said...

Senin yazının üstüne linki tıklayıp okudum, kıcasık bir metinde başka bir dünyayının içinde tıkılıp kaldığımı hissettim birden.
Annelik sanırım modern kadının açmazlarından biri: Bir cennetin içindeyim diye bahsetmiyor evinden, aksine tercihli bir hapis durumu gibi daha çok sanki hissetirmeye çalıştığı...
Metnin yazarı her ne söylerse söylesin, böylesine dillendirdiğine göre derin bir sorgulama içinde olduğu açıkça okunuyor...
Hasılı yazı epey etkiledi beni, umarım senin kurduğun dünya bundan başkacadır -anneliğin zor olduğunu teslim ederek elbette.

Selam,

Merih