Thursday, September 27, 2007

Çekiliş

Veggie Way'de küçük bir çekiliş yapıyoruz. Bebeği olanlar, özellikle diş çıkaranlar için.
Tıklayın!

Wednesday, September 19, 2007

Bir belgesel



Bu filmi geçen kış izlemiştik. Buraya yazmamışım. Geçen gün bir yerde DVD'sini görünce aklıma geldi.
Yönetmen Nicholas Philibert, Etre et Avoir'da, Fransa'nın bir köyünde yaşayan bir öğretmenle öğrencilerini anlatıyor.
Öğretmenin öğrencileriyle kurduğu ilişki ilham verici. Her birine sevgiyle yaklaşıyor.
İnsanın içini ısıtan çok güzel bir belgesel.


Ekşi Sözlük'ten:
  • bir fransiz belgeseli. 3 sinifin beraber okudugu bir koy ilkokulu hakkinda. bizimkilere benzetmek gibi olmasin, toplamda 12 cocuk kadar var, ogretmen de audi suruyor.bir alay odul toplamis, odullerin esas sebebinin bir takim cocuklarin super sirinligi oldugundan supheleniyorum.(tramell, 21.04.2003 00:18)
  • nicholas philibert'in filmidir. yaklaşık 150 saatlik çekimden bir buçuk saate inmiştir. belgesel tarihinin en popüler yapımlarından birisidir, fransa'da iki milyona yakın gişe yaptı. toplam bütçesiyse aşağı-yukarı 1 milyon doları buluyor.(ibrahim tatliseks, 21.04.2003 00:20 ~ 22.04.2003 00:59)
  • izleyince insanın böyle oturup boy boy çocuk yapası, bi köşeye dizesi, sabah akşam mıncıklayasının geldiği bir güzel ve de ilginç fransız filmi...hı bi de eklemeden edemeyeceğim, filmdeki ööretmen disiplin ve şefkatin mükemmel dengesini kurabilmiş az bulunan bir hoca kimliğiyle dikkatleri çekmekte...(carcharodoncarcharia, 15.12.2004 11:36 ~ 03.05.2007 13:51)
  • su anda yazmakta oldugum tez itibariyle oldukca dikkat ceken bir hukuki uyusmazliga neden olmus belgesel. söyleki, bu belgeselde konu alinan ilkokul ögretmeni, belgesel cok basari kazaninca aldigi parayi yetersiz bulup, bu eserin sahipleri arasinda ben de varim demistir. oysa ki, fransiz fikri mülkiyet hukukunda sinema eseri sahipleri yönetmen, senarist, diyalog yazari, özgün müzik besteleyicisinden olusur. zaten bu kisi de belgeselin konusu benim hayatimdan yola cikilarak yazildigi icin ben eser sahibi sayilmaliyim demistir.sonuc; havasini almistir.(ziggy, 15.12.2004 11:40 ~ 20:40)

Thursday, September 13, 2007

Minik kulaklar için

Bugünlerde bizim evde DJ'liği Defne ele aldı.
Bu CDleri çok seviyor. Bazı şarkıları duyar duymaz gülümsemeye, kafasını sağa sola sallayıp dansetmeye başlıyor.


Bu Cd'yi hamileyken katıldığım doğuma hazırlık kurslarına giderken, hastanede, bir tezgahta görüp almıştım. 50 penny gibi komik bir fiyata satılıyordu. Bir öğretmen hazırlamış bu CD'yi. Hareketli çocuk şarkıları, arka planda bebek ya da hayvan sesleri var; çok güzel.





Brazillian Lullaby'ı bir kaç yıl önce İstanbul'dan almış ve çok beğenmiştik. Şimdi Defne'yle dinliyoruz. O da sevince, bir kaç hafta önce Cuban Lullaby'i aldık. Bu, Elipsis Arts tarafından hazırlanmış bir ninni serisi. CD'lerin kapakları da, broşürler de çok güzel. Amazon'da şarkılardan kısa bölümler var, isterseniz dinleyebilirsiniz.

Sevgili Elif, bir süre önce Rockabye Baby den bahsetmişti. Bebeğinizle Radiohead dinlemek ister misiniz? Ya da U2?
Biz buradan henüz bir şey almadık ama siteye girince başlayan Radiohead parçasını çok seviyoruz.




Defne, Vashti Bunyan'ı çok seviyor. Kimbilir, belki de ben hamileyken onun albümlerini çok dinlediğim içindir. Vashti Bunyan'ın ilginç bir hikayesi var. Okumak isterseniz tıklayın.Ben özellikle Look Aftering albümündeki Here Before şarkısını çok seviyorum.

once I had a child
she was smiling like sunshine
she could see it all
like she'd been here before



...ve Bach. Bir keresinde Defne, oyuncağını bir kenara bırakıp gerçekten Bach dinlemeye başlayıp bizi çok şaşırtmıştı.

Wednesday, September 12, 2007

John Lennon - Beautiful Boy (to Sean)

Fikret Kızılok'tan sonra bugün de John Lennon dinleyelim.

Orhan Pamuk

Geçen hafta bahsetmiştim: Orhan Pamuk, Öteki Renkler'in İngilizce'ye çevrilmiş olması dolayısıyla burada bir konuşma yapmıştı. Söyleşiyi, The Independent gazetesinin edebiyat editörü Boyd Tonkin yürütmüş. Tonkin'in konuyla ilgili dün yayımlanan yazısı dikkat çekici:

Boyd Tonkin: Athens and Ankara could redraw our mental maps

Tuesday, September 11, 2007

Wednesday, September 05, 2007

Comicopera




Robert Wyatt'in yeni albümü Comicopera 8 Ekim'de piyasaya çıkıyormuş.
15 Ekim'de de Londra'da Southbank Center'da bir söyleşi yapacakmış.(Bugün de Orhan Pamuk söyleşisi var Southbank'te) Defne'yi bırakıp bir yere gidemiyoruz ama Robert Wyatt'a en azından Soner'in gitmesini çok isterim.

Tuesday, September 04, 2007

Bezsiz bebek

Bir kaç gün önce Radikal'de bir haber çıktı: Bezsiz çocuk, dertsiz çocuk mu?

Haberi yazan kişi kimse, adı belirtilmemiş, konuyu hiç araştırmadan yazdığı için tamamen yanlış aktarmış.
Her şeyden önce bu yöntem, Çin'de, Hindistan'da ve Afrika'da yüzyıllardan beri uygulanan bir yöntem. İngilizcesi "Ellimination Communication" yani "Tuvalet İletişimi".
Yöntemin önerdiği şey şu: Bebekler çiş ya da kaka yapmadan önce çeşitli sinyaller verirler, huysuzlanırlar, emiyorlarsa kendilerini geri çekerler vs. Bu işaretleri anlayıp çocuğu tuvalete yada lazımlığa tutarsanız bez kullanmanıza gerek kalmaz. Eğer bebeğin verdiği işaretlere duyarsız kalınırsa, belli bir yaştan sonra (6.ay civarı) bebek bu işaretleri vermemeye başlar.
Bebeğin işaretlerini okuyabilmek için tabir-i caizse annenin kendini eğitmesi gerekir. Yani bu yöntem, hiç bir şekilde, çocuğa zorla tuvalet eğitimi vermeye yönelik değil.
Zamanı ve sabrı olan anneler deniyor ve yapıyor.Benim de çok ilgimi çekmişti ama o kadar sabırlı değilmişim doğrusu.

Monday, September 03, 2007

Su çiçeği

Defne'miz su çiçeği geçiriyor.
Bu çocukluk hastalıklarını bu kadar erken beklemiyorduk -Defne bugün 8 aylık oldu-ama bir yerlerden su çiçeği virüsü kapmışız.
Cuma günü gittiğimiz doktor ilaç vermemişti, gerekirse calpol (bebekler için ateş düşürücü ve ağrı kesici bir şurup) vermemizi söylemişti.
Dün bir türlü uyuyamadı ve çok ağladı. Bunun üzerine sabah yeniden doktora gittik, bu sefer "çiçek"lere sürmemiz için bir losyon, başka bir ağrı kesici ve antihistamine'le döndük. Sanırım işe yaradılar, şimdi huzurlu bir şekilde uyuyor.