Thursday, November 27, 2008

Darwin Sergisi

Kasım ayının ikinci haftasında, Londra'daki Doğa Tarihi Müzesinde açılacak olan Darwin sergisinden haberdar olduk.Bu vesileyle Soner de ben de kitaplığımızda uzun zamandır duran ama henüz okunmamış olan Darwin biyografisini okumaya karar verdik.
Cyril Aydon tarafından kaleme alınmış olan Darwin'in yaşam öyküsü gerçekten roman gibi.
Geçtiğimiz Pazar günü hemen müzeye gittik.

Darwin'in el yazmalarını, not defterlerini,mektuplarını, Beattle gemisiyle yaptığı beş yıllık gezi süresince toplayıp ülkesine gönderdiği fosilleri ve kalıntıları görmek heyecan vericiydi.
Bize en ilginç gelen noktalardan biri,bu beş yıl boyunca İngiltere'deki ailesi,arkadaşları ve diğer bilim insanlarıyla haberleşebilmesi oldu.O yıllarda İngiltere, imparatorluğunun parlak günlerini yaşadığı ve dünyanın dört bir tarafındaki deniz ve okyanuslarda gemileri dolaştığı için,bu konuda hiç problem yaşanmamış.
Defne'yle gezdiğimiz ilk sergi olması açısından biraz tedirgindik. Tam müzeye vardığımızda uykuya daldığı, uyandığında da sergide gördüğü şeyler onun da ilgisini çektiği için rahat rahat gezebildik.
Meraklısı için sergiden fotoğraflar.

Friday, October 31, 2008

İbrahim bir süredir pazar günleri Birgün gazetesine İngiltere izlenimlerini yazıyor.
Son yazısı:Londra'nın Tanrısız Otobüsleri

Wednesday, October 22, 2008

Kluge


Bugünlerde Soner'in tavsiyesi üzerine Gary Marcus'un Kluge adlı kitabını okuyorum.Kitabın alt başlığı "The Haphazard Construction of the Human Mind".

"Kluge" mühendislikte kullanılan bir terimmiş:Biçimsiz olduğu halde oldukça etkili olan çözüm anlamına geliyormuş.Kitabın arka kapağından alıntılayacak olursak yazar şöyle diyor:
"İnsan beyninin tamen hatalı olduğunu söylemek istemiyorum ama bir politikacı olsaydım, eminim ki durumu şu şekilde açıklardım:Bir takım hatalar yapılmıştır.Bu kitabın amacı bu hataların neler olduğunu ve nasıl meydana geldiklerini açıklamaktır."
Kitabın dili oldukça akıcı,anekdotlar çarpıcı,en önemlisi de neyi,neden yaptığımız ve beynimizin nasıl çalıştığı hakkında ilginç bilgiler içeriyor.

Hafızayla ilgili bölümde yazar, daha önce gördüğümüz bir fotoğrafın temel öğelerini hatırlamamıza rağmen,arka plandaki objeleri hatta kimi zaman arka planda gerçekleşen büyük değişiklikleri fark edemediğimizi söylüyor ve aşağıda yer verdiğim çekimi izlememizi öneriyor. Gerçekten çok ilginç ve eğlenceli!

Tuesday, October 07, 2008

Büyükler için çocuk şarkıları

Türkiye'den yeni geldik.Gelirken de yine epeyce kitaplar ve CD getirdik.
Yazmak istedigim cok sey var ama bir yerden baslayayim, suskunlugumuzu bu güzel albümle bozalım istedim.



Bu albümden haberdar değildik. Defne için güzel Türkçe müzik CDleri alalım diye bakınırken gözümüze çarptı.

Bülent Ortaçgil, albümünün hikayesini şöyle anlatıyor:
“Aşağı yukarı 20 yıl önce, Çekirdek Sanatevi’nin en hızlı zamanında bize TRT tarafından çocuk şarkıları yapmamız önerildi; Kabul ettik ve bir iki hafta gibi (hafızam beni yanıltmıyorsa!) kısa sürede hepsini yazdık ve kaydettik. O sıralar bize yoldaşlık eden Erkan Oğur ve Fahir Atakoğlu; hatta dev rolünde İ. Hakkı Demircioğlu da kayıtlarda yer aldılar. TRT’de 1 kez çocuk programında yaptıklarımız yayınlandı ve kaldı.
Zaman içinde Çekirdek dağıldı, ben Fikret’le ayrıldım ve ortak yaptığımız, kimin neresinde ne kadar payı olduğunu hatırlamadığım bu güzel çocuk şarkıları da ancak Fikret’i kaybettikten sonra arşivinde oğlu Yağmur tarafından bulundu. Yılların tahrip ettiği 4 kanallı orijinal teyp bantları İhsan Apça tarafından temizlendi, yayına hazırlandı. Tek bir nokta dışında her şey dinlenebilir durumdadır. Birinci parçadaki o nokta tamir edilemedi, üzgünüz. Ancak bu güzel çocuk şarkılarını dinleyicilere sunmak ve kalıcı hale dönüştürmek üstelik bunu Halkevleri desteğiyle gerçekleştirmek beni keyiflendiriyor. Çok iyi tanıdığımı sandığım Fikret de yaşasaydı o da aynı keyfi alırdı eminim”.

Biz cok sevdik bu albümü, bugünlerde tekrar tekrar dinliyoruz.

Tuesday, June 24, 2008

Unaccustomed Earth

Bugünlerde Jhumpa Lahiri'nin Unaccustomed Earth adli kitabini okuyorum.
Lahiri Amerika'da yaşayan Bangladeş asıllı bir kadın yazar. Kitap göçmenlik üzerine öykülerden oluşuyor.Sevgili Evren'in deyişiyle biz de katmerli göçmen olduğumuz için bu tür kitaplar ilgimi çekiyor.
Yazarın çok duru bir yazım tarzı var.Uzun süredir okuduğum en güzel kitaplardan biri diyebilirim.
Kitap,Nathaniel Hawthorne'dan alıntılanmış şu cümleyle başlıyor:

"Human nature will not flourish, any more than a potato, if it planted and replanted, for too long a series of generations, in the same worn-out soil.My children have had other birthplaces, and, so far as their fortunes may be within my control, shall strike their roots into unaccustomed earth."

Yazarla yapılmış bir söyleşi,The Independent
Bir başka söyleşi,The Guardian

Monday, June 23, 2008

Padişah Abdülaziz, dönemin Avrupa kralları tarafından saraylarına davet edilir. Ancak davet ulema arasında sorun yaratır. Osmanlıların egemen olduğu topraklar ‘Dar-ül İslâm’, davet sahibi Avrupalıların yani Hırıstiyanların toprakları ise ‘Dar-ül Harp’ olarak telakki edilmektedir. Dolayısıyla padişah, kendi toprakları dışında Avrupa’ya ayak bastığında savaşmaya mecburdur. Çözüm, kurnazca olduğu kadar endişe vericidir: Padişahın ayakkabılarına özel bir bölüm yapılıp içine toprak yerleştirilir ki, gittiği her yerde düşman toprağına değil İslâm toprağına ayak basmış olsun... Yani bugün de Türkiye’de yapıldığı gibi sorun kökünden halledilmeyip, ilkeler bazında çözüm üretmek yerine pragmatizmin cevalliğiyle idareten yol bulunur!
Gündüz Vassaf,Radikal Kitap,

Tuesday, June 10, 2008

Üç kitap

Son zamanlarda bizim evde çizgi roman okunuyor.Bu resimli kitaplar Defne'nin de çok ilgisini çekiyor!
Bahsetmek istedigim ilk kitap
Art Spiegelman'in Maus'u.

Bir çizgi roman klasiği olarak kabul ediliyor. Art Spigelman,kendi ailesinin tarihi üzerinden Auschwitz olaylarini ve soykırımı anlatıyor.Kesinlikle çok etkileyici bir kitap.
Meraklısına not; Ekşi Sözlük'te yazılanlara bakılırsa Türkçe çevirisi pek parlak değilmiş.



Marjane Satrapi,Fransa'da yaşayan İranlı bir çizer.O da kendi ailesinin tarihi üzerinden İran'ın yakın tarihini konu ediniyor.
Geçen yıl Cannes film festivalinde ödül alan animasyon filminin DVD'si çıktı,sinemalarda da gösterimde.Biz hem DVD'sini izledik,hem kitabı okuduk.Genelde, okuduğum kitapların film versiyonları beni hep hayal kırıklığına uğratır.Bu kez öyle olmadı, filmi de çok sevdim.



Raymond Briggs de İngiltere'nin yakın tarihini anne ve babası üzerinden anlatıyor.Kitap anne ve babanın (Ethel ve Ernest) tanışmasıyla başlıyor.Yakın tarihe dair ilginç detaylardan bahsediyor.Örneğin Ethel ve Ernest evlenip 1930larda mortgage'la ev alıyorlar.İkinci Dünya Savaşı, ilk araba,ilk TV, ilk radyo (wireless diyorlar) ve ilk telefonun yaşattığı heyecan.. Burada yaşadığımız için de sevdik sanırım bu kitabı.

Sunday, April 06, 2008

Thursday, April 03, 2008

Ergo Phizmiz

Ben yine,bugün yarin blog'u güncelleyeyim derken aradan 2 ay geçmiş.
Yazacak çok şey birikmiş,şimdilik bugünlerde çokca dinlediğimiz bir sanatçıdan bahsedeyim:
Ergo Phizmiz,New York'ta yaşayan yaratıcı, avant-garde bir müzisyen.


Biz, Ergo Phizmiz'in WFMU radyo istasyonundaki programlarını ( 67 dakikalık ses cümbüşlerini ) dinliyoruz.Kendisi fon müziği olarak da çok sevdiğimiz Jacques Tati'nin film müziklerini kullanıyor.
Dinlemek için tıklayın.

Tuesday, January 29, 2008

L'argent de Poche



Truffaut'nun 1976'da cektigi bu filmi (İngilizce adıyla Small Change) izledik gecen gün.
Etre et Avoir'i animsatti bize. Fransa'nin kücük bir kasabasinda bir ilkokul, ögretmenler, cocuklar, anneleri babaları...İnsanın içini ısıtan belgesel tadında bir film. Çocuklara ve cocukluğa dair.

Monday, January 28, 2008

Bugün Robert Wyatt'in doğum günüymüş. Açık Radyo'da Hilmi Tezgör'den duydum şimdi.
Nice yıllara!İyi ki varsın!