Baktim Isil güncellemiyor blog’unu, ben gectim bilgisayarin karsisina.
Havalar birkac gündür cok sicak burada.
Bu sicaklarda hic oyun oynayasim yok.
Isil’in yanina gidip kivriliyorum ben de.
Eskiden ayak ucuna yatardim, simdilerde karninin cevresinde yatmayi daha cok seviyorum. Isil hamileymis! Söylediklerine göre ben “abla” olacakmisim.
Ben coktaaan anlamistim zaten.
Birkac haftayi, mide bulantilari, halsizlik derken zor gecirdi ya simdi daha iyi . Ufaklik, Ocak ayinda aramiza katilacakmis. Ben anlamam ocaktan, subattan ama daha cook var. Pek bir heyecanli bizimkiler.
Sali günü yine yollara düsüyormusuz.
Of ! Yine beni su sevmedigim veterinere götürecekler, o da bana igne yapacak. Sonra ucaga binecegiz, bende hal kalmayacak! Gerci alistim ucaga binmeye ama o kalabaligi, gürültüyü kafam kaldirmiyor.
İstanbul’a gidiyoruz, yasasin! Bu evde ne balkon var, ne de disari cikmama izin var, biraz mutsuzdum o yüzden. Eve gidince yine bahceye cikip arkadasim Mavi’yle oynayacagim! Umarim beni unutmamistir. Siz Mavi’yi bilmezsiniz, bizim apartmanda yasiyor, mavi gözlü bir siyam.
İstanbul’da birkac gün kaldiktan sonra bizimkiler tatile cikacakmis. Ben evde birkac gün tek kalacagim. Isil’la Soner’i özlerim ama iyi olur bir yandan da, kafami dinlerim biraz. Merak etmeyin, daha önce de kalmistim evde tek basima. Radyoyu acik birakiyorlar, müzik falan dinliyorum. Sagolsun Yalcin gelip her gün suyumu, yemegimi veriyor. Gerci laf aramizda, ondan pek hoslanmiyorum cünkü her geldiginde benle oynamak istiyor! Neyse, ne yapalim, sayili gün cabuk gecer.
Bu günlük bu kadar olsun. Mutfaktan kokular geliyor, galiba Isil karpuz kesiyor. Karpuz, benim en sevdigim meyve, zaten bu sicakta baska sey yenmiyor. Benim simdi mutfaga gitmem lazim. Belki sonra yine yazarim.